28 Aralık 2011 Çarşamba

Kölelik Günlükleri - 28.12.2011 - Gün 024

Haftaya anlatacağım "antidiyareik ilaçlar" dersini hazırladım bugün. Yarın tekrar gözden geçireceğim.
Geçen cumadan beri süren ve pazartesi ders anlatmamı da zorlaştıran grip geçti ama burun kanatlarındaki soyulmuş deri ile dudağımın üzerindeki çirkin uçuk kaldı yadigar.
Gündüzleri bile hava artı derecelere çıkmıyor birkaç gündür, şimdilik burada geçirdiğim en soğuk hafta. Yalnızca dağlarda değil, bastığımız yerlerde de kar ve buz mevcut.

Lakin bütün bunlar benim hiç umurumda değil. Aklım bambaşka bir yerde.

Yol açtıklarını ve ön ayaka olduklarını da hesaba katınca, hayatımda verdiğim en doğru karar kesinlikle İzmir Fen Lisesi'ne gitmekti. Oradaki okul numaram 28 idi. Bu nedenle, uzunca bir zamandır 28 sayısı önemlidir benim için. 5 sene önce 28 Aralıkta daha da önemli hale geldi.

O akşam bizim departmanın geleneksel yılbaşı partisi vardı ve ortak arkadaşımız Aslı, bir tür çöpçatanlık faaliyeti olarak Sevgi'yi partiye getirmişti. O akşam görüşmeye, konuşmaya başladık. Aradan geçen beş yılda olanları anlatacak değilim ama her biri için şükrediyorum. Günün birinde Sevgi gibi bir sevgilim olabileceğine hiç ihtimal vermemiştim, hayatın güzel sürprizleri de var ara sıra.

Bu akşam saatlerinde, o partiden tam beş yıl sonra ben Afyon'da bir misafirhanede tek başıma olacağım, Sevgi ise Ankara'da olacak. Mecburi hizmet böyle zamanlarda küfrettiriyor insana en fazla.

Her şey yolunda giderse, seneye bugün evli ve bir arada olmamız ihtimali de var. Bekleyelim, görelim Mevlam neler eyler.

Aklımda döndü durdu bütün gün bu türkü:

İflah etmez bu dert beni öldürür
Bilmiyon mu benim sana yandığım
Ellerin köyünde garip kaldığım






Köyünüzde garip kaldım Afyonlular. Yıkılsın köyünüz; taş üstünde taş, nefes alan baş kalmasın.


2 yorum:

  1. Sevgili İsmail,

    Maruz kaldığın adaletsizliği bu şekilde başkalarına mal etmen sana yakışmıyor. Nasıl ki bazı doktorların haysiyetsiz, ahlaksız hatta vicdansız olması, bütün doktorları itham etmeyi haklı kılmazsa, 'taş üstünde taş, nefes alan baş kalmasın' demek de doğru değil. Başkalarının adaletsiz olması, seni doğru yoldan saptırmasın.

    Şu an herkese ne kadar kızgın olduğunun farkındayım. Emin ol Türkiye'de yaşayan herkesin bu işte az da olsa mesuliyeti var, ama mesuliyetin de dereceleri vardır. Herkese hakkı olanı teslim et - ama az, ama çok.

    En kısa zamanda hakiki hürriyete kavuşman dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. "taş gönülde ne biter, dilinde ağu tüter/ nice yumşak söylese sözü savaşa benzer"

    Yunus'tan...

    gırtlaktan köpürüp taşan bir nefret size yakışmıyor ne kadar mağdur yada haklı olsanız da...

    YanıtlaSil

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz, maksat söz yayılsın.