İşler, hastalık, vb. derken boşladım blogu. Bu da bir geri dönüş yazısı olsun.
Buraya yazmadığım dönemde AKP milletvekili Emin Ekmen'le twitter'da mecburi hizmet meselesi üzerine tartıştık biraz. Aramızda geçen diyalogu (yorumlarımı da eklemek kaydıyla) blogda yayınlamak üzere izin istedim, o da itiraz etmedi. Diyalog şöyle gelişti:
IBBal Diplomalarına el koyarak doktorları zorunlu hizmete yollamanın diyetini maaşla verdiğini düşünen hükümetiniz, ( @edibesozen @emin_ekmen )
IBBal bu maaşın insanları hayatlarından koparmanın manevi tazminatını da kapsadığını mı düşünüyor? ( @edibesozen @emin_ekmen )
IBBal Kişilerin yaşadıkları yeri ve çalıştıkları işi seçme haklarını elinden almak nasıl bir özgürlük anlayışıdır? ( @edibesozen @emin_ekmen )
emin_ekmen @kgulusoy @ibbal Hakkari'de koy yolunda ölen hamile kadının yakini da Malkara da muayene olamayan hasta da hesabı hükumetten soruyor ama
IBBal @emin_ekmen "Ben kamuda çalışacağım" diyen doktoru istediği yere tayin etme hakkı vardır devletin,bu personel rejimidir, normaldir.IBBal @emin_ekmen ama insanların diplomalarına el koyup, onları zorla bir yere çalışmaya göndermek köleliğin bir türüdür. http://bit.ly/8GLdpA
emin_ekmen @kgulusoy @ibbal @edibesozen soru basit ; zorunlu hizmet mi? Yoksunluktan Olum mu? Herkesin bu vatana ve bu insanlara bir borcu var!
IBBal @emin_ekmen Aynı borç neden mimarlara,mühendislere,hemşirelere,diş hekimlerine ödetilmiyor? O insanların yalnızca doktora mı ihtiyacı var?
IBBal @emin_ekmen 10 yıl emekle elde ettiği diplomaya el konup, önce kölelik etmezsen mesleğini yapamazsın denilen kişi için konu hiç basit değil
IBBal @emin_ekmen İkisi de kamuda çalışanlar eş durumu kurasından faydalınıyor.eşi özel sektörde çalışan bir doktorun durumunu düşündünüz mü?
IBBal @IBBal 'bu vatana borcunu" hem askerlik yaparak hem de zorunlu hizmete giderek ödeyen doktorlardan başka meslek grubu var mı?
IBBal @emin_ekmen "vatan borcu, ödeyeceksiniz" diye kestirip atmaktan daha fazlasını söyleyebilmenizi dilerdim.kölelik uygulamasına sahip çıkmayın
Görüldüğü üzere daha çok ben konuşmuşum, sayın vekilin iki ifadesi var:
1) Hakkari'de koy yolunda ölen hamile kadının yakini da Malkara da muayene olamayan hasta da hesabı hükumetten soruyor ama
2) soru basit ; zorunlu hizmet mi? Yoksunluktan Olum mu? Herkesin bu vatana ve bu insanlara bir borcu var!
Bunlara sırayla cevap vermek gerekir sanırım:
1) Vatandaş sağlık hizmeti alamadığını düşündüğünde hesabını elbette hükümetten soracak. İktidar olmaya talip olmak biraz da bunu göze almak demek. Bugüne kadar "devlet vatandaşa sağlık hizmeti götürmesin" diyen doktor tanımış da değilim; sosyal devletin varlığını koruması ve giderek güçlendirilmesi gerektiğini düşünen bir insan olarak benimse buna hiç itirazım olamaz. Mesele hizmetin götürülmesi ihtiyacı değil, bu ihtiyacın karşılanması için bulunan yolun zorbalık oluşudur.
Daha önce burada yazdığım, diyalogda da sayın vekile belirttiğim gibi "Ben kamuda çalışacağım" diyen doktoru istediği yere tayin etme hakkı vardır devletin,bu personel rejimidir, normaldir.Polisler, askerler, öğretmenler gibi başka meslek gruplarına da uygulanan bir yaklaşımdır ama diplomasını alır almaz, kendisine sormaksızın kamuda çalışacağı söylenip kuraya dahil edilen, kura sonucu belirlenen yerde çalışmazsa mesleğini yapmaktan men edilen başka bir meslek grubu yok. Bu durum eşitlik ilkesine düpedüz aykırı bir hak gaspıdır benim gözümde (hukuken de öyle değil mi aslında?)
Kişileri iradeleri dışında belli bir yerde ve belli bir işte çalışmaya zorlamak (ne kadar yüksek bir meblağ ile tazmin edilirse edilsin) kölelik kapsamına girer. Bunu devletin yapması ve bunu yapmak üzere kanun yapma yetkisini suistimal etmesi apayrı bir skandaldır.
Toplumun refahını köle emeği kullanarak artırmak yeni bir yaklaşım da değil açıkçası. Binlerce sene önce Mısırlılar, Romalılar da bunu yapıyordu. Romalıların barbar kabul ettiği, henüz şehir medeniyetini oturtmamış kuzeyli kabileler bile köle kullanarak daha çok iş elde etmeyi ve bazı vatandaşları rahat ettirmeyi bilirdi. 21. yy'da, dünyanın önde gelen uygar devletlerinden biri olduğu iddiasındaki Türkiye'de, kimi vatandaşların sağlık problemine bulunabilen çözüm hala köle çalıştırmak oluyorsa büyük bir yanlış yapıyoruz demektir. Ya iddiamız yanlış ya da icraatımız!
2) Herkesin bu vatana ve millete borcu olmasıysa bambaşka bir eşitsizliğin itirafı aslında. Herkesin böyle bir borcu olduğunu kabul etsek bile (ki şu anki hükümet döneminde yükselişini izlediğimiz liberallere bunu söylesek bizi çağdışı ilan ederler, zira bu iddia özgür ve bağımsız bireylerden oluşan toplum tasavvuruna ve o bireyin toplum ve devletin baskılarından korunması hedefine tamamen aykırıdır) bu borcun ödenmesinde bir eşitsizlik olduğu aşikar.
Oradaki vatandaşın yalnızca doktora mı ihtiyacı var? Doktora gideceği yolu yapacak mühendise de ihtiyacı var, doktorun yazdığı ilacı satacak eczacıya da. Dahası, tıpkı bu zorunlu hizmetlerine zaman zaman gerekçe gösterildiği üzere, doktorlar gibi eczacılar ve inşaat mühendislerinin de büyük kısmı devlet üniversitelerinde okuyor. Bu durumda hem vatandaşa hizmet götürmek, hem de doktorlara yapılan eşitisizliği dengeye getirmek üzere hükümet eczacılara ve inşaat mühendislerine de mecburi hizmet getirmeli, öyle değil mi? Türkiye'de fakülteyi bitiren her eczacı, diplomasını eline alıp mesleğini yapabilmek istiyorsa, gidip iki sene devletin çektiği kurada neresi çıktıysa orada çalışmalı.
Bu noktada itiraz devletin hastaneleri olduğu ama eczanelerin ve yol inşaatlarını ihale usulü alan şirketlerin özel sektöre dahil olduğu yönünde olabilir. Mesele de tam bu işte, oradaki vatandaş ilaçsız kalınca hesabını devletten soracaksa (doktorun hesabını sorduğu gibi) devletin oraya bir eczane açma, oraya bir eczacı gönderme, o eczaneye diğer eczanelerin yeterince karlı bulmadığı ya da iktisaden gücü yetmediği için getirmediği ilaçları da getirme sorumluluğu da yok mu?
Tüm bunları ve burada yazamadığım pek çok işi yapan bir sosyal devlet ortada olsa, mecburi hizmet böylesine büyük bir devlet projesinin ayağı olsa emin olun itirazlar daha az olurdu. Devletin bu şekilde büyütülmekten öte giderek küçültülmesi fikri etrafında şekillenen politikalar uygulanırken, daha geçenlerde sayın başbakan "kimse bizden, hiçbir yere fabrika yapmamızı beklemesin" diyerek bu durumu çok güzel özetlerken, memleketimizde pek bir lanetle yad edilen eski komunist ülkeleri hatırlatan bir zorla çalıştırma uygulamasının yalnızca doktorlara uygulanıyor olması bir tek bana mı garip geliyor? Sanmam.
Meseleyi kavramlar üzerinden konuşacaksak, sıkıntı populizmden popularizme geçiş yapamamaktır. Burada popularizmi daha çok Avrupa Hristiyan Demokratları tarafından yapılmış tanımıyla ele alıyorum: Belli bir grubun ya da sınıfın (bunlar çoğunluğu oluştursalar bile) iyiliğini-faydasını değil toplumun tüm fertlerinin iyiliğini-faydasını gözetmek ve bu yolla uyum içinde bir toplum inşa etmek amacıyla politika üretmek; yani basit bir çoğunlukçuluktan kendini kurtarıp gerçek bir halkçılığa, vatandaşların tümünü kucaklayan bir yaklaşıma geçiş.
Görünen o ki biz şimdilik bundan uzağız. Sayın vekilin doktorları ödemeye çağırdığı vatan borcu tam da böyle bir şey. Çoğunluğun faydası için, daha küçük (ve hatta kimi zaman, kimilerince elit yaftası yapıştırılan) bir grubun feda edilmesinde, köleleştirilmesinde beis görülmeyen noktadayız.
İleri medeniyetler dilerim efendim.
Not: Sayın Ekmen'e daha önce söz verdiğim üzere bu yazıdan kendisini haberdar edeceğim ve herhangi bir itirazı, düzeltmesi ya da açıklama isteği olursa tamamına burada yer vereceğim.
Not2: Yazı yayınlanalı epey zaman oldu ancak Sayın Ekmen'den bir yanıt gelmiş değil. Söz vermiş olmama rağmen cevap yayınlamayışım benim sansürcülüğümden değil, bir cevap gelmemiş olmasındandır.
Not2: Yazı yayınlanalı epey zaman oldu ancak Sayın Ekmen'den bir yanıt gelmiş değil. Söz vermiş olmama rağmen cevap yayınlamayışım benim sansürcülüğümden değil, bir cevap gelmemiş olmasındandır.
sizi ATO'daki çalışmalarımızda da görmek isteriz... güzel yazı, eline sağlık...
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilbu konu hakkinda daha net bilgiler verebilir misiniz acaba? Yazilanlardan anladigim tip doktoru unvanini alanlarin mesleklerini herhangi bir sekilde (kamuda ya da özelde) icra edebilmeleri icin ise devletin belirledigi bir bölgede bir süre calisarak baslamak zorunda olduklari. Buna inanmak kolay degil cünkü özellikle kamuyla herhangi bir is anlasmasi yapmayanlarin da buna tabi tutulmasinin mantikli bir aciklamasi yok.
Eger böyleyse, kendimi sizin yerinize koyunca "mecburi hizmet" zorlamasinin nasil bir kölelik rejimi oldugunu görebiliyorum. Sizin icin üzüldüm.
Tuğba'ya cevap olarak:
YanıtlaSilİnanması kolay değil ama gerçek. İlgili düzenlemede geçen hüküm aynen şu şekilde:
Devlet hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenler mesleklerini icra edemezler.
Bu nedenle öncelikle zorunlu hizmeti bitirmeden hiçbir doktorun gidip başka bir yerde çalışma hakkı yok, bunu ancak yasa dışı bir şekilde, kaçak olarak yapabilir. Ömür boyu geçim kaynağınız olacak mesleğinizi yapmak istiyorsanız önce benim istediğim yerde, bana çalışacaksınız demiş oluyor devlet böylece. 30 yaşından sonra yeni bir meslek edinmek çok da kolay olmadığından insanlar da gidip kölelik etmek zorunda kalıyorlar, aksi takdirde meslekleri pratik olarak ellerinden alınmış oluyor.