GSM
operatörlerimizden biri yeni bir reklam yapmış. Yeni kampanyaları nedeniyle
telefonu elimizden düşüremeyecekmişiz. Yo, hayır, elimizden değil, kolumuzdan
düşüremeyecekmişiz. Reklamda işine gücüne devam ederken, halay çekerken protez
üçüncü kollarıyla, ara vermeden cep telefonuyla konuşan insanlar var. Ciddi
misiniz siz? Anladık, aklınız işlerle fazla meşgul ama vicdan da mı kalmadı
içinizde bir yerde? Hayatını sürdürebilmek için o protezlere mahkum kalmış, kimisi
o proteze verecek parayı dahi bulamayan binlerce insanın olduğu bir ülkede bu
reklamı akıl eden arkadaşınıza “Delirdin mi sen? O insanlardan utanmıyor
musun?” diyecek bir kişi yok muydu o reklama karar verenler arasında?
Her
reklam kuşağında görüyoruz, beş reklamdan biri GSM operatörlerinden birine ait;
belli ki, rekabet yoğun. Bütün bu reklamları sık sık yenilemek, sürekli yeni
fikirler üretmek de işi yüklenen reklam ajansına büyük yük, o da belli ama
bunlar insan olmaya dair en temel değerlerimizi devre dışı bırakmayı
gerektiriyor mu gerçekten? İçinizde bir yerde “yüksek hızda yeni reklam üreten
fikir makinesi”nin ötesinde “incitmemek” fikrini aklından hiç çıkarmayan bir
insan kalmadı mı gerçekten?
Ne
olacak şimdi? Yarın tepki geldiğinde, hiçbir şey olmamış gibi reklamı
yayından mı kaldıracaksınız? Unutulup
gitmesini mi bekleyeceksiniz? Belki de, tepkiler çok artarsa, mali güçlük
içindeki birkaç engellinin protez edinmesini sağlarsınız, bir sosyal sorumluluk
projesi olarak (!) Vicdanların üzerindeki kalın katran tabakasını temizleyecek
en güçlü kimyasal çözücü para mı olacak yine?
Bu
ülkenin engellileri, onlar sanki yokmuşçasına
tasarlanmış binalarda, okullarda, otobüslerde yaşamaya uğraşıyorlar.
Onları yok sayan bir hayat kurgusunun içinde kendilerine bir yer açmak çabası
içindeler. Doktor, diplomat, memur, temizlik işçisi olarak aramızdalar; daha
doğrusu, aramızda olmanın kavgasını veriyorlar her gün. Göstermek zahmetine katlanmadığınız
nezaketten çok daha fazlasını hak ediyorlar; engelli olduklarından değil,
yalnızca hepimiz gibi insan oldukları için.
Soruyorum:
Bu ayıptan geri adım atacak mısınız? Gerçek bir özür gerekmez mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder