Bir dönem, yalnızca Türklerin yaptığı veya yapabileceği tuhaflıklarla karşılaştıkça, şakayla karışık sıkça sorardık şu soruyu: Türksün di mi? Bu sözün ilham kaynaklarından biri de Selçuk Erdem'dir, aşağıdaki karikatürde de görüleceği gibi:
Bana bu tuhaflıkların, sinir bozucu hayat detaylarının bize mahsus olmadığını öğretenlerden biri BBC World Service belgeselleri oldu. Günde bir doların altında gelirle yaşamaya çalışan türlü milletlerden insanların hikayelerini anlattıkları "A Dollar A Day" serisi verebileceğim en iyi örneklerdendir. O kadarcık parayla iki çocuk okutmaya çalışan, kocası ölmüş ya da aileyi terk etmiş, Meksikalı bir annenin çocuklarının gittiği okul harabe halindedir. Devletin gönderdiği ödenek hiçbir şeye yetmediğinden, öğretmen okulun onarım işleri için ailelerin her çocuk için belli bir parayı bağış (!) olarak vermesini ister, aksi halde çocukların kaydını sileceğini söyler. Kadın, yalnızca bir çocuk için bağışta bulanabilecek kadar parası olduğundan diğerini okuldan alır. Bizde de televizyonlara, gazetelere yüzlercesi meze edilmiş bir sefalet öyküsü klişesi okyanusun diğer yakasında aynen yaşanabiliyor. Sefaletin milleti olmadığını, her yerde aynı şeye benzediğini, insanların ürettiği çözümlerin de tercih değil mecburiyet olmalarından dolayı aynı olduğunu görmüş oldum.
Bu işin insanlık dramı kısmı. İyi de, bize has sandığımız "yuh" dediren tuhaflıklarımız da bize has mı gerçekten? Geçen haftaki belgesellerden biri yollarda, trafikte ölümleri incelemeyi amaçlayan Road Kill serisinin ilk bölümüydü. Belgeseli hazırlayan Sheena McDonald'ın ilk durağı Nairobi, Kenya. BBC web sitesindeki özete bir bakalım:
Sheena'nın ilk durağı, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 13000 kişinin trafik kazalarına bağlı yaralanmalar sonucu öldüğü Nairobi, Kenya.
Resmi rakamlar 3000 gibi daha düşük bir sayıyı gösterse de, otoyolların giderek artan sayısı, polisteki yolsuzluklar ve insanların - yaya geçitlerini kullanmak yerine- kısayolları tercih etme aptallığı büyük bir güçlük teşkil ediyor.
McDonald gördüğü bir manzarayı da şöyle tasvir ediyor:
Motorsikletin üzerinde arkasında küçük bir bebek ve bagaj olan bir kadın var ve kaskı yok.
Belgeselin bir yerinde de 6 şerit gidiş, 6 şerit geliş genişliğinde otoyolu üstgeçitten değil, yoldan aşarak kestirme yapanlar var. İneği üstgeçitten geçiririken kendisi yoldan geçen milletin evlatlarına ne kadar da aşina şeyler bunlar değil mi?
Tam da bayram trafiğinde ölen vatandaşlarımız üzerinden dünyanın sorumluktan kaçmak üzere yaratılmış olduğu en belli yaratığı olan "trafik canavarı" geyiği dirilmişken bu belgesel cuk oturdu. Kendimizi yalnız hissetmeyelim, mesele Türklük değil. Yukarıdaki resimdeki abiye "Türksün di mi?" diye sorup haksızlık etmeyin, Kenyalı da olabilir kendisi.
BBC sayfasından belgeseli dinlemek için tıklayınız. (ingilizce)
Yalniz Afrika ulkeleri degil ki.Su asagidaki videoyu bir izleyin.
YanıtlaSilBenim izledikten sonra Italyanlara sorum aynen bu olmustu: Siz de mi Turk'sunuz!?
http://www.youtube.com/watch?v=nQWNGLv8w74
-sinsisansar