3 Kasım 2011 Perşembe

Farmakoloji ve futbol

İki haftadır, ara ara, Alev Alatlı'nın Cüneyt Özdemir'in SoruYorum programında söylediklerini düşünüyorum. Geçen ay bir söyleşide kullandığı "paçozlaşma" tabiri, programda yine gündeme geldi. Alatlı bundan ne anladığını açıkladıktan sonra çok önemli bulduğum bir noktaya dikkat çekti. Toplumun belli bir alanında böyle bir eğilim varsa, bunun o alanla sınırlı kalması mümkün değildir. Bu tarz meselelerin işleyişi birleşik kaplar prensibine uyar, cemiyetin bir yerinde böylesi bir hal varsa mutlaka başka alanlarda da benzeri vardır. Seviye hiçbir yerde diğerlerinden daha yukarıda değildir, bir müdahaleyle yukarı çıkarsanız bile eski yerine geri döner. Bir kurumunuz yozlaşıyorsa, büyük olasılıkla çoğu kurumunuz yozlaşıyordur.

Belki de bu nedenle, bu akşam Tranzonspor - CSKA Moskova arasında oynanan Şampiyonlar Ligi maçını izlerken rahmetli Oğuz (Güç) Abi'nin asistanlığım zamanında bize (birkaç asistana) söyledikleri geldi aklıma:

Ulusal kongrelere gittiğinizde iyi bir eğitim aldığınızı, Türkiye'deki meslektaşlarınızdan yer yer çok daha iyi olduğunuzu göreceksiniz. Uluslararası kongrelere gittiğinizde de hiçbir şey olmadığınızı göreceksiniz.

Meslekte yeni sayılırım, asistanlığı  da sayarsak farmakologluk hikayem henüz 6,5 yıllık ama bu sürede gördüklerim bile Oğuz Abi'nin iddiasının haklılığına ikna olmak için yeterli. Tam da burada Alev Hanım'ın dikkat çektiği husus devreye giriyor. Yalnızca biz farmakologlar için geçerli değil yurt içinde iyi olanların yurt dışında ancak vasat olabilmesi, futbolumuz da bu kurala aynen uyuyor.

Elimizde uzun zamandır Türkiye'nin 4 büyük takımından bir kabul edilen bir takım var, geçen sene şampiyonluk kovalamış. Bu takımın flaş ismi Burak Yılmaz var bir de elimizde. Türkiye'deki lig maçlarında Trabzonspor'un genel saha içi organizasyonu oldukça iyi gibi görünüyor, Burak Yılmaz ise kimi zaman adeta "durdurulamaz" gibi anlatılıyor kimileri tarafından ama uluslararası arenaya çıkınca dökülmeye başlıyor pullar. Aynı durum diğer takımlarımız ve çoğu futbolcumuz için de geçerli, değil mi? Alev Alatlı'ya hak vermemek mümkün değil.Millet olarak (yanlış, eksik, baştan savma ve bozuk) iş yapma anlayışımız farmakoloji alanında kendini nasıl ortaya koyuyorsa, futbolda da öyle ortaya koyuyor.


Farmakoloji camiasının daha iyiye gitmesi için pek ümidim yok, iyiye gitmesine sebep olcak herhangi bir gelişme veya böyle bir gelişmeye dair bir emare dahi yok ortada. Futbolumuz için durum farklı mı sanki?





Not: Uzun zaman sonra okuyacaklar veya futbolla ilgilenmeyenler için maçın skorunu da yazmak gerekir sanırım: 0 - 0. Kendi sahamızda oynadığımız, kazanamazsak grupta zor duruma düşecebileceğimiz ve rakibin son 15 dakika on kişi kaldığı maçtan ancak beraberlik çıkarabildi Trabzonspor. Ve evet, Trabzonspor taraftarıyım. Trabzon'da doğup çocukluğunun bir kısmını Faroz'da geçirince, senede bir maç bile seyretmesen dahi, bırakamıyorsun takımı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz, maksat söz yayılsın.