Bu vesileyle zorunlu hizmet hakkında yanlış bilinenlere derli toplu değinmek istedim.
Yanlış 1) "Bir tek siz misiniz arkadaşım giden? Hakimler, öğretmenler de gidiyor." meselesi
Doğrusu:
Evet, onlar da gidiyor ama diplomalarına el koyulmuyor. Hukuk fakültesini bitiren bir kardeşimiz isterse ömrü boyunca devlet memuriyetine girmeyebilir.
Der ki: benim hayatım burada kardeşim, bırakıp gidemiyorum. Bir hukuk bürosuna girerim, ne kazansam bana yeter.
Veya istediği, kendisinin karar verdiği bir zamanda girer devlet memuriyetine.
(Öğretmenler için de benzer bir senaryo yazılabilir)
Doktorlar için öyle değil. Biz ne zaman devlet memuriyetine gireceğimize, hatta girip girmeyeceğimize karar veremiyoruz. Mezun olduğumuzda, uzmanlığımızı aldığımızda belgelerimiz hemen bakanlığa gidiyor, oraya ulaşır ulaşmaz da hemen, ilk kuraya dahil ediliyoruz. Gidip göreve başlamazsak bir yıl memuriyetten men, başlar istifa edersek 6 ay. O arada kuraya da giremiyoruz tekrar. Tekrar kuraya girip memuriyete başlanana kadar geçen süre de zorunlu hizmete ekleniyor, orijinal sürenin iki katını aşmayacak şekilde. 550 gün oluyor 1100 gün.
O arada TUS'a YDUS'a girdin, Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir eğitim araştırma hastanesini tercih edemezsin, çünkü memur olamıyorsun. Yalnızca üniversite hastaneleri kalıyor elinde.
"Ben gitmeyeceğim, girer bir yerde çalışır, ekmeğimi kazanırım" da diyemezsin hukuk fakültesi mezunu kardeşimiz gibi çünkü kanun hükmü açık: Devlet hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenler mesleklerini icra edemezler. Önce zorunlu hizmeti tamamlayıp, diplomayı devletin elinden kurtarmadan başka bir yerde çalışamayız. Doktor sıfatıyla imza atamaz, muayene yapamaz, reçete yazamayız. Suçtur bunları yapmak.
Siz hiç "bir gün bile devlet için çalışmamışsın, burada avukatlık yapamazsın, yasak, suç" denilen bir hukuk fakültesi mezunu gördünüz mü?
Yanlış 2) "Devletin parasıyla okudunuz, bu ülkeye borcunuz var, ödeyeceksiniz" meselesi
Doğrusu:
Buna birinci itiraz şudur: Devletin parasıyla okuyan bir tek biz miyiz? Devlet üniversitesinden mezun olan mühendislere, mimarlara, diş hekimlerine, avukatlara da zorunlu hizmet var da ben mi bilmiyorum? Ne oldu eşitlik ilkesine? Onlar bizden "daha eşit" galiba.
Hadi devlet üniversiteleri için bu saçmalığı kabul ettik diyelim, vakıf ünivesiteleri ne olacak? Parasını verip vakıf üniversitesinde tıp fakültesi okumuş pratisyen çocuk da aynı kanuna ve muameleye tabi; o hastaneden uzmanlık veya yan dal eğitimi alan hekimler de. Onlar da mı borçlu?
Yanlış 3) "Fakülteye/uzmanlığa başlarken biliyordunuz, yazmasaydınız" meselesi
Onu daha önce uzun uzun anlatmıştım, ilgilenenler buradan okuyabilir.
Not: Aklıma gelenler bunlar. Unuttuklarım varsa yorumlar kısmında hatırlatan olursa eklerim veya aklıma gelirse yazarım.