25 Mayıs 2009 Pazartesi

Sebeb-i telif

Bunca zaman okudum ve düşündüm. Bunca yıldır düşündüklerim içinde yazılmaya değer herhangi bir şey oldu mu bilemiyorum. Düşündüklerim içinde en temel mesele kendi maceramdı. Hikayemin hiç de özel bir şey olmadığını fark ettim zaman içinde. Bu memlekette, belli bir zamanda, belli bir çevrenin içine doğmuş olmaktan; belli okullarda, belli bir şey olmak üzere eğitilmiş olmaktan ve bunların kimilerini, maalesef, kendi tercihim zannetmiş olmaktan mürekkep, çok büyük bir kısmı oldukça anlaşılabilir ve öngörülebilir bir maceranın içinden geçtim ve geçmeye devam ediyorum. Bunun benim kuşağımın ortak hikayesi olan kısmını merak etmekteyim uzunca bir zamandır. Burada yazmak istediğim temel meseleler bunlar üzerine. Ümidim, fark edip de okuyanlar olursa onların da yorumlarıyla bu işi biraz daha anlamak, anladığım kadarını anlatmaya devam etmek.


Bu sürecin beni ömür boyu haymatlosluğa (vatansızlığa) mahkum ettiğine inandığımdan bu başlığı seçtim. İçinden çıktım aileye ya da sosyal zümreye ait değilim dönüştüğüm/dönüştürüldüğüm adam olarak. Bu memlekete ait olduğumdan emin değilim, cemiyetin benimle olan ilişkisi bunu düşündürüyor bana. Başka bir yere ait olamayacak kadar da buralı bir tarafım.


"Damla, kendini tamamlayınca damlar" demiş Özdemir Asaf; tamamlandığımdan değil, bunları yazarak, yazılanları okuyarak tamamlanmayı ümit ettiğimden yazmaya başlıyorum.


Sonumuz hayır olsun...

1 yorum:

  1. geç farkettim ama sanki kendimi yazmışsın, elbette farkındalığım çok geriden geldi ama sonuçta aynı yere gelmiş gibiyim. dileğine katılıyorum, şu anda daha fazla yazamıyorum:

    "sonumuz hayır olsun..."

    YanıtlaSil

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz, maksat söz yayılsın.