15 Mart 2012 Perşembe

İspatla arkadaşım!


Köşe yazarlarına gıpta ediyorum. Müthiş bir rahatlık ve boş vermişlik içinde hareket ediyorlar kimi zaman yazılarını kaleme alırken.

Bu blogu yazmaya başlayadığımdan beri objektif verilerle desteklenmesi gereken herhangi bir iddiada bulunacaksam, gidip ilgili verileri bulmaya çalışıyorum. Yazıda yer vermesem dahi, iddiamın ispatlanabilir olduğunu kendim görmeden yazmamaya çalışıyorum. Aklıma gelen kimi şeyleri verileri bulamadığım için yazmadığım zamanlar oldu.

Bunu kendimi kanundan korumak için yaptığımı düşünüyordum. Olur da bir şekilde hesabını vermem gerekirse, bunu yapmak mümkün olsun diyordum. Fark ettim ki, mahkeme korkusundan çok mesleki dejenerasyon, yıllardır bilimsel makale okumaktan gelen bir şey. Bir makale ortaya koyduğu verilerin işaret ettiklerinden çok ötede, düpedüz spekülasyon vasfında şeyler söylemeye başlayınca ben de onu ciddiye almamaya başlıyorum. Tezimi yazarken de tartışma kısmında olabildiğince bu tarz spekülatif yorumlardan kaçınmaya çalışmıştım. Doğrusunun, yapılması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum. Bloga yazarken de böyle bir mecburiyet varmış gibi davranmaktan kendimi alıkoyamadım galiba bugüne kadar.

Veriyi bulamadığımdan yazamadığım şeyler kafamda dönmeye devam etmiyor demek değil bu. Nasıl olur da yazarım sorusuna cevabım bunları “hipotezler-iddialar” gibi başlıkla yazmak oldu. Daha yazının başlığından söyleyeceklerimin, en azından benim tarafımdan ve en azından henüz, ispatlanabilir şeyler olmadığını belirterek yazmakta bir sakınca olmaz sanırım.

Bir de bunu deneyelim bakalım.

Köşe yazarları da ara sıra veri sunarak iddialarını ispatlamayı denerse, işimiz tamamdır.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz, maksat söz yayılsın.