14 Nisan 2012 Cumartesi

Hit me baby, one more time

Bu bloga "haymatlos" adını verirken aklımdaki daha çok bir zihin halini tasvir etmekti ama gerçekten haymatlos olmak veya iltica etmek, Sağlık Bakanlığı'ndan kurtulmamın tek yolu olacak sanırım. 


Harran Üniversitesi'nden istifa edip, istifamı belgeleyen evrakı Bakanlık'a götürdüğümde, tekrar kuraya girmem için dilekçe ile başvurmam gerektiği, istifa sonrası otomatik olarak yeniden kuraya alma işlemi yapılmadığı söylenmişti. Ben de dilekçemi vermiş ve kuraya katılmıştım.


O kurada da Afyon Kocatepe Üniversitesi çıktı, iki ay çalıştım ve istifa ettim. Şimdi Ankara'da bir şirketin tıbbi danışmanlığını yapıyorum. Diplomamdan vazgeçtim, mesleğimi icra etmiyorum, yeni bir işim var, ona alışmaya çalışıyorum. Sevdiğim insanların arasındayım ve huzurluyum. Daha doğrusu iki gün öncesine kadar huzurluydum. Sonra bu hikayenin kötü karakteri Sağlık Bakanlığı yine çıkageldi.


2 gün önce akşam üstü arkadaşım arayarak "senin adın zorunlu hizmet kurasına girecekler listesinde var" dedi. Ben bir daha kuraya girmeyeceğimi düşünüp, "diplomayı verdim ama hayatımı geri aldım, Bakanlık'tan da kurtuldum" zannederken, benim haberim olmadan adım listeye girivermiş. Açtım, listelere baktım, mazareti bitenler listesinde adım var gerçekten de. Kuraya girecek tek farmakolog benim, tıbbi farmakoloji için açıklanan  tek kadro ise "MALATYA SAĞ. MÜD. ECZACILIK İŞLERİ İLE İLGİLİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ".




Ben de, ne olduğunu anlamak üzere Bakanlık'a gittim.


İtiraz: Hani ben dilekçe ile başvurmazsam beni kuraya almayacaktınız?


Cevap:  O kural 657 sayılı kanuna tabi olarak çalışıp görevinden ayrılanlar veya müstafi sayılanlar için geçerli. 2547 sayılı kanuna göre çalışanlardan görevinden ayrılanlar veya görevine hiç başlamayanlar, durumlarıyla ilgili belgelerin Bakanlık'a ulaşmasının ardından ilk kuraya dahil edilirler. Geçen sefer arkadaşlar yanlış işlem ve bilgilendirme yapmışlar, sizden dilekçe almalarına gerek yoktu.


Yorum:
Aynı kura ile insanların farklı statülerde görevlere gönderilmesini yanlış bulduğumu daha önce de belirtmiştim. DHY kuralarında bu hep yapılıyor, üniversitelere gönderilenlerin durumunda hep bir tuhaflık var. Bu tuhaflıklardan birini daha öğrenmiş oldum.

Bu açıklama sayesinde aklıma takılan bir sorudan da kurtulmuş oldum aslında. Bu cevabı duyana kadar kendime şunu soruyordum: Ne yani, ben özel sektörde çalışmaya devam edip onların çektikleri kura ile belirlenen yerde göreve başlamadığım sürece, yıllar boyunca bana kura çekmeye devam mı edecek bu Bakanlık? Etmeyecekmiş. Bu kurada açtıkları tek kadro 657'ye tabi çalışılacak bir görev için. Dolayısıyla bu son. Öte yandan, diğer kuralarda olduğu gibi bunda da bir üniversiteye yollamış olsalar, evet, yeniden kura çekeceklermiş; 657 ile çalışılan bir yer denk gelene kadar kuraya devam yani.

Burada bir tuhaflık daha var. Daha önce verdikleri bilgi nedeniyle ben kendimi artık muaf sandığımdan kura listelerine bakmamıştım bile. Arkadaşım şans eseri adımı görüp bana haber vermemiş olsaydı Bakanlık, benim haberim dahi olmadan;
-önce, beni bir kuraya dahil edecek,
-sonra, tercihlerimi içeren bir belge yollamamı bekleyecek,
-sonra, bu belgeyi yollamadığımdan beni genel kuraya dahil edecek,
-sonra, o genel kura ile beni bir yere atayacak,
-sonra, bu yeri internette ilan edip, internet ilanını tebligat olarak kabul ettiğinden adresime bir belge yollamadan göreve başlama süremi işletmeye başlayacak,
-sonra, o süre içinde göreve başlamadığımdan beni müstafi sayacaktı.

Müstafi sayılmamla birlikte bir yıl boyunca devlet memuriyetine ve DHY kuralarına girmekten men edilmiş olacaktım. 657 sayılı kanunla sınırlanmış olan memuriyetten istifa haklarımdan birini de kullanmış olacaktım. Bütün bunlarda haberim dahi olmayacaktı.

Haberim oldu da, ne oldu sanki? Bütün bunlar yine olacak, benim haberim olmuş olacak yalnızca; bir de tercih yapmayacağım elbette.

Bitmeyen maceramın son bölümü (şimdilik) bu, bakalım daha ne numaralar çıkacak.

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz, maksat söz yayılsın.