4 Aralık 2009 Cuma

Ben sana x olamazsın demedim, adam olamazsın dedim

Okumaktan başka çare yoktu (aslında vardı galiba ama biz yok sanıyorduk, annemiz babamız da öyle diyordu) okuduk. Hepimiz bir şeyler olduk. Lakin içimizden babasının gözünde adam olan çıktı mı emin değilim, başlıktaki lafı en az bir kere işitenlerin sayısını ise gerçekten merak ediyorum.

Uzunca bir zaman nafile yere uğraştım babamın adamlık kriterlerini keşfetmek için, beceremedim. Meselenin özüne aymam zaman aldı. Sonunda fark ettiğim şudur ki babanın gözünde adam olmak mümkün değildir. Birinin başına bela olmak mı istiyorsunuz, ona "ben sana adam olamazsın" dedimli kalıpla girişiverin, mümkünse aksini ispatlasın bakalım. "Adamlık", tanımı o kadar muğlak bir olgu ki, anlayıp da ona erişmeniz mümkün değil. Üstelik yaşadıkça kendine, hayata, insanlara dair fikirleri her insan gibi değişen sevgili "baba"nın adamlık tanımı da buna paralel olarak değişiyor. Nerede olduğu bilinmeyen bir menzile yolculuk bu "babanın tanımıyla adam olma"  gayreti.

İyi de, "adam oldun" dese ne olur, demese ne olur, öyle değil mi? Sıkıntı tam da burada. Okumuş, başarılı,hep önde, hep örnek çocuklardık, hatırlar mısınız? Aferinlere boğardı bizi anneler, komşu teyzeler. Sevgi ile başarı arasında hastalıklı bir ilişkiyi böyle böyle inşa ettik. Ne kadar başarırsak, o kadar sevecekler zannettik. "Aferin" takdir değil, bir sevgi sözcüğüydü bu hastalıklı sevgi kapalı sisteminde. Bir kişi inat ediyor, aferin demiyordu, illa da adam olacaksın. Başarı yetmez, adam olacaksın. Ne güzel kurmuştuk sistemi, biz başaracağız, onlar sevecek. Bir de baba oyuna katılsaydı. Aslında koşulsuz olması gereken sevgiyi koşullu algılamayı sineye çektik, başarıya endekslenmesini kabul ettik ama o da yetmedi bu kez.

Bizim kuşağın ailesinden adım adım uzaklaşmasının özetidir bu adam olamazsın meselesi. Tanımı bababımızın mazisinde, bugününde, hayatında, hayata bakışında, dini inançlarında, dünya görüşünde parça parça bulunabilecek bir adamlık tanımı. Büyüdükçe ailemizin kültürel kodalarından, yaşama alışkanlıklarından ne kadar uzağa düştüysek adam olma ihtimali o kadar azaldı. Başardıkça seviliriz zanneden çocuklar başarının peşinde kendi küçük dünyalarını terk edip yeni şeyler keşfettikçe adamlık kriterlerinden uzağa düşer oldular.

Her şeye aynı anda sahip olmak mümkün değil galiba. İyisi mi, biz bildiğimiz yoldan gidelim. Doktor olalım, mühendis olalım, vali olalım, dekan olalım ama adam olamayalım. Adamlık bizden önceki kuşağa kalsın. Neye benzediğini onlardan başka bilen de yok zaten.

2 yorum:

Beğendiyseniz paylaşabilirsiniz, maksat söz yayılsın.